Güncel
"Sur’un dışı gurbet"
Dokuz mahallenin yasak kapsamından çıkarıldığı Diyarbakır’ın Sur ilçesinden büyük bir göç dalgası başladı. İnsanlar eşyalarını kurtarmaya çalışıyor. Onlardan biri, ‘Surların dışı bizim için’ gurbet diyerek ekliyor: "Öyle olmasa 30 liralık yola 500, 300 liralık eve 800 lira istemezlerdi.” Abdülkadir Konuksever’in izlenimleri.
Diyarbakır surlarının Sur ilçesine açılan en büyük giriÅŸi Urfakapı. Üç gözlü Urfakapı’nın gözlerinin tamamından ilçeyi terk edenler dökülüyor. Kamyon, kamyonet, sepetli motosiklet, çekçek ve bebek arabasına varıncaya kadar tekerleÄŸi olan her vasıta bu kaçışta denklerin altına giriyor. Yüzler asık ve Diyarbakır’ın Åžubat soÄŸuÄŸunda alınlarda ter damlacıkları.
Urfakapı’dan giriÅŸte uzanan Melek Ahmet PaÅŸa caddesi silme insan dolu. Kamyonetler ve çekçek arabaları ivedilikle eÅŸya ve insan devÅŸiriyor. Suru boylu boyunca takip eden Turistik Caddesi de aynı durumda.
Kaldırımlara istiflenmiş eşyalar vasıta bulunur bulunmaz aceleyle ve özensiz yüklendikten sonra hızla uzaklaşılıyor. Gidenler için bu acelecilik, "akşamın yaklaşıyor olması", götürenler için de "daha çok sefer, daha çok para" ile açıklanıyor.
"Mal niye mi önemli?"
Bu soruyu yanından geçip gitmek üzere olduÄŸumuz eÅŸya yığınının başında bekleyen Veysi Sakın soruyor. ‘Ä°sterseniz anlatayım’ diyerek yanıt beklemeden baÅŸlıyor konuÅŸmaya.
“Lalebey Mahallesi’nde oturuyorum. Yasak baÅŸlamadan önce eÅŸyalarımızın bir kısmını almıştık. Yasak kalkınca kalanlar için koÅŸtuk. Baktık kapılarımız kırılmış. Kim kırmış bilmiyoruz. Niye mi bu telaşımız? Bak abe, mal bizim için önemli çünkü, sahip olduÄŸumuz baÅŸka bir ÅŸey yok. Altı nüfusumuz var, günlük elli lira yevmiye alıyorum. BaÄŸlar’da cezaevinin orada 350 liraya ev kiraladım. Dört duvar ve biz. Ne yapacağız, sanki biri getirip yatak döşek mi verecek bize. Onu bırak, bak bu kadarcık eÅŸyayı taşıyacağız. Uzaklık 5-6 kilometre. Ne kadara götürür pikapçı (kamyonet)? Fiyatı elli lira, peki bizden ne istiyor bu adam? 500 lira. Böyle bir vicdansızlık var mı? Yazık günah deÄŸil mi, insan dara düşmüş, kendi insanına fırsatçılık yapar mı? Yapıyorlar iÅŸte. Benim isyanım bunlara."
"Sur’un dışı gurbet"
Veysi Sakın’ın açmış olduÄŸu konu çevresindekilerin de ilgisini çekiyor. Taşınacak eÅŸyaları için nakliyatçılarla muhatap olmuÅŸ hemen herkes benzer ÅŸeyler anlatıyor. Adını vermek istemeyen 30'lu yaÅŸlarda bir aile babası durumu kısa bir cümleyle özetliyor;
“Biz kendi memleketimizde gurbeti yaşıyoruz. Bakın, Sur’un ÅŸu Urfakapı’sından çıktığınızda elli metre sonra Su Ä°ÅŸleri denilen mevki var. Sor buradakilere, sen de memleket çocuÄŸusun, elli metreden fazla deÄŸil. Adam orası için toplamda, de ki yüz metre için 300 lira istedi benden. Bunu yapan benim insanım, benim gibi Kürt. Ecnebi ne yapsa az.”
"Ah vahın bize faydası ne?"
Dilay Gülçek henüz 22 yaşında ve okulunu yeni bitirip hemşire olmuş. Caddenin kenarına yığılmış eşyaların arasındaki bir koltuğa oturmuş. O da, diğerleri gibi durumlarına duyarsız kalınmasından şikâyetçi.
“Bir sabah uyandık ki, her yanımız hendek. Herkes yollarda ve kaçıyor. Kalktık biz de birkaç öteberi alıp çıktık yola. Sonra yasak geldi. Yasak kalkınca eÅŸyalar için geldik. Ev bulduk ama eÅŸya koymadan yaÅŸayamazsın. Teyzem peynir kurmuÅŸtu. Daha bir lokma yiyemeden gitmek zorunda kaldığı için çok üzülüyordu. Herkesin sahip olduÄŸu kıymetlisidir. Åžu surlardan çıktığımız andan itibaren yabancıyız. Bu sefaletimizi görenler, ‘ah vah’ edip geçip gidiyorlar. Bırak batıdaki insanları, çığlığımızı daha kendi insanımız duymuyor. Maddi beklentim yok, ama insan bir el uzatıp yardım eder, duygudaÅŸ olur, halimizden anlar, yok. Naklyecisi vicdansız, ev sahibi vicdansız, onlar hiç mi dara düşmeyecekler? Biz Kürdüz ama sadece Kürt. Savaşçı deÄŸiliz, bu iÅŸler bitsin istiyorum artık. Nursel AydoÄŸan (HDP Diyarbakır milletvekili) demin Zabıta arabasında anons yapıyordu evlerimize dönmemiz için. Acaba hendekler kazılırken neredeydiler?”
"Paramız yetmeyince geri döndük"
Sur’u terk edenlerin yanı sıra buna mecali olmayanlar da var. Denklerini toplayıp ilçeden ayrıldıktan sonra gidecek yer bulamayıp geri dönenler de var. Pervin Çiftsıra onlardan birisi.
“Sur’dan çıktığımızı söylediÄŸimizde evleri altın oluyor. Karanlık ve rutubetli evlere üç-dört katı para istiyorlar. Yasak kalkınca eÅŸyalarımızı alıp çıktık biz de, ama baktık ki yer yurt yok ve gücümüz elvermiyor, çaresiz çıkıp geldik. Artık patlama, çatlama olursa duvarların arkasına sığınacağız, öleceksek evimizde öleceÄŸiz. Allah yapanlara, edenlere koymasın.”
"Peynirlerim çalınmış"
Diyarbakır’da yaz aylarında tenekelere basılan peynirler kışa doÄŸru alınmak üzere soÄŸuk hava depolarına teslim edilir. Salih Erdem, Sur’da, Lalebey Mahallesinde bu iÅŸi yapıyor. Ancak yasak kalktıktan sonra deposundaki peynirleri bulamamış.
“Geldim ki kapı patlatılmış ve talan edilmiÅŸ. 200 teneke peynirden 20-25 teneke kalmış. Kim aldı, nasıl götürdü bilmiyorum. Åžimdi kara kara düşünüyorum. O peynirler emanetti. Getirip teslim edenlere ne cevap vereceÄŸimi bilmiyorum.”
Salih Erdem giden peynirleri anlatırken yanında ve kepenkleri patlamış bir dükkânın önünde gözü yaÅŸlı biri beliriyor. Adını vermek ve konuÅŸmak istemeyen bu kiÅŸi için çevresindekiler ‘burada kuşçu, kanaryalarının hepsi açlıktan ölmüş, ona aÄŸlıyor’ diyorlar.
"Bomba patlar, fakir ölür"
Ömer Ekin emekli. Melek Ahmet PaÅŸa caddesi üzerinde ara sokakta küçük bir bakkal dükkânı var. Yakınlarda patlayan bir bomba kepenklerini yerinden söküp mallarına zarar vermiÅŸ. Ekin, ‘bomba patlar, fakir ölür’ diyor.
“Bir sorun bu vatandaÅŸlara hele, kimin yüzünden kaçıyorlar? Bak, burası dükkânım. Görüyorsunuz, ne hale gelmiÅŸ. Ben dışarıda oturuyorum. Burada oturanlar periÅŸan. Buyur, taa nerede bomba patlamış, buralara kadar tarumar olmuÅŸ. Bomba patlayınca fakir ölür, burada da olan bu iÅŸte. Bunları yazın.”
Sur'da yaÅŸananların doÄŸru yansıtılmadığın düşünüyor insanlar. Kimi yaÅŸananlardan devleti, kimi PKK ve YDG-H’yı sorumlu tutuyor. Yorumlar farklılık gösterse de, Sur sokaklarında yaÅŸananları izah etmekte herkes zorluk çekiyor.
Kaynak: Al Jazeera
Henüz yorum yapılmamış.